27 Aralık 2009 Pazar
HER GÜN İSTENEN 8 ŞEY ! ? ! ? ! ?
İmam-ı Şafii Hazretleri bir sabah namazdan sonra evine dönerken yolda birine rastlar.Adam önce selam verir iyi dilek ve duada bulunduktan sonra da"hayırlı sabahlar"manasında"nasıl sabahladın?der.
Hazret-i imam nasıl sabahladıgını şöyle anlatır;
-Sekiz tane şeyin benden istendigini düşünerek sabahladım !
Adam şaşırır ;
-Ya imam kim sizden 8 tane şey istiyebilir?sizin kimseyle takışık bir işiniz yoktur ki?
Hazreti imam tebessüm ederek meseleyi açar;
- Bak benden her sabah kimler neler istiyorlar der ve şöyle izah eder:
1)Rabbim benden farzını istiyor
2)Resulullah (s.a.v)benden sünnetini istiyor
3)Aile çoluk çocuk günlük masrafını istiyor
4)Nefis kendine tabi olmamı istiyor
5)Şeytan arkasından gitmemi istiyor
6)Kiramen katibin melekleri iyi şey yazdırmamı istiyor
7)Geçen günler ihtiyarlanmamı istiyor
8)Son olarak da Hazreti Azrail hazır olmamı istiyor..
İşte ben bütün bu isteklerin muhatabı olarak sabahlamış bulunuyorum.Her sabah bu sualler cevap bekliyor.
Hazret-i Şafii'yi dinleyen adam düşünmeye başlar.
Bir kaç saniyelik tefekkürden sonra sorar;
-Ya imam bu saydıgın şeyler sadece sendenmi isteniyor yoksa bendende isteniyormu?
İmam tebessüm eder ;
-Orasını ben diyemem sen düşün !
Adam başını aşağı eğer söylenerek devam eder;
-Meger her sabah benden neler isteniyormuşta haberim yokmuş.Bende düşünmeliyim bunları!....
Ne dersiniz sizden de her gün böyle 8 şey isteniyormu???
selam ve dua ile
24 Aralık 2009 Perşembe
BU NE HADSİZLİK , BU NE TERBİYESİZLİK ! ! ! . . .
S.A
Mahmure.com un yazarlarından Tuğçe Özel in bir yazısı bugün dikkatimi çekti. Yazıda en çok dikkatimi çeken ve okurken "yuhhh artık " dediğim paragrafları aynen sizlerle paylaşıyorum. Yazının devamını okumak isteyenler buraya tık tık !
"Oysa tarihe baktığımızda, Yunan mitolojisin de bile eşcinsel karakterlerle karşılaşırsınız. Ve tarihte kimse dönüp de Platon'a 'Oğlum sen ne ayaksın' demez. Çünkü onun fikrine, düşüncelerine ve felsefesine önem verir. Cinsel kimliğiyle savaşmak bir yana dursun, saygı duyar. Ya da bırakın mitolojiyi kendi tarihimize bakalım. Fatih Sultan Mehmet'in eşcinsel olduğunu neden kabullenemiyoruz? Birçok ünlü tarihçi Fatih Sultan Mehmet'in eşcinsel olduğunu söylüyor ve belgelerle bunu kanıtlıyor. Ama biz, olmaz öyle şey, koskoca padişah, İstanbul'u fethetmiş eşcinsellik ne demek! Sapına kadar erkektir Fatih Sultan Mehmet, cümleleriyle savunmaya geçiyoruz. Yani kısaca diyoruz ki; erkek adam savaşır, erkek adam fetheder, erkek adam padişah olur! Oysa kafamızı biraz yukarı kaldırsak eşcinsel başbakanların koskoca ülkeyi yönettiğini görebiliriz.
.................
Bakın her şeyi geçtim, evde çekirdek çitlerken televizyonda Bülent Ersoy'u izleyip eğlenen ebeveynler, kendi çocuklarının eşcinsel yaklaşımlarını görmezden geliyor. Olmaz öyle şey diyor. Oysa Bülent Ersoy'u, Zeki Müren'i ayakta alkışlamayı biliyor! Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu... Yani başkasının başına gelirse olabilir, ama bizim başımıza sakın ha gelmesin. Sanki bu bir hastalık! Bu bir tercih değildir, önce bunu kabullenmemiz gerekiyor.
................
Konuşulacak, eteklerimizdeki taşları dökecek daha çok zamanımız var, biliyorum ve bu konu hakkında yine yazacağımı düşünerek yazıma 'şimdilik' son veriyorum. Eleştirmeden, düşünmeden konuşmamak adına da Sait Faik'in şiirinden bir kesitle size bir hatırlatma yapmak istiyorum; bir insanı sevmekle başlar her şey...
Mahmure.com yazarı
Tuğçe Özel"
Şimdi gelelim sizlerle paylaşmak istediğim düşüncelerime ;
Peygamber Efendimizin (s.a.v) mübarek hadislerine konu olmuş bir Osmanlı Sultanı olan FATİH SULTAN MEHMET HAN'a sen kim oluyorsunda "eşcinsellik" yakıştırması yapıyorsun ? Zaten o belgeleri de eminim eşcinsel olan tarihçiler düzenlemiştir ki bir nebze olsun eçşcinselliğe daha sıcak ve ılımlı bakalım !
Allah'ın lanetlediği bir ilişki türünü kullar nasıl hoşgörür ! Biz kimiz ki Rabbimizin lanetine "yok canım onlarınki seçim değil hastalık " diyelim !
Bir diğer konu ise Zeki Müren ve Bülent Ersoy'u SANATLARINDAN DOLAYI Türk halkı tabii ki ayakta alkışlar . Ama sen bunu tutupta "Türk milleti eşcinselleri alkışlıyor!" diye başlık atıpta eşcinsellere olan sempatinde kullanamassın !
Pompei Şehrinin "taş kesilmiş" insanlarını ne çabuk unuttun ! Rabbim aynı şekilde azabını göstermeye kadir değil midir? Elbette kadirdir ! ! !
Unutanlar için (nacizane) bir hatırlatma ;
"İtalya’da Pompei şehrinin tüm halkı günümüzden 1929 yıl önce taş kesilerek öldü… Vezüv yanardağı hepsinin üzerini lavla örtmüştü… Şehir haritadan silindi…Tarih 23 Ağustos 79… Pompei’de Roma İmparatorluğu hüküm sürmekte… İmparatorluğun başında ise Caligula var… Tarihin gördüğü en gaddar ve en sapık hükümdarlarından biri…Şehrin “edepsizliğe” düşkünlüğü nedeniyle tarihten silindiğine inanç çok büyüktür. Hatta bazılarına göre Pompei de, Sodom ve Gomore gibi Allah tarafından cezalandırılan şehirlerden biridir.İmparator Caligula zaten kendi kızkardeşine aşık olarak en büyük günahı işliyordu. Halkın ise ondan geri kalır yanı yoktu. Bir ticaret şehri olan Pompei’nin dört bir yanı genelevlerle çevriliydi.Dil bilmeyen gemiciler bu genelevleri bulmakta zorluk çekmesinler diye binaların üzerinde penis şekilleri vardı. Ayrıca eşcinsellik de normal karşılanıyordu.Nüfusun yüzde 60’ı asil halktan, yüzde 40’ı köleden oluşuyordu. Asiller müthiş bir zenginlik içindeydi. Rivayete göre önce yemek yer, daha sonra yediklerini kaz tüylerini kullanıp kusarlardı. Nedeni ise daha fazla yemek yiyebilmek, yemek zevkinden sonuna kadar faydalanmaktı...Felaket günü şehirde normal hayat devam ediyordu. O gün hava her günkünden biraz daha boğucuydu… Üstelik çok hafif de bir deprem olmuş, ama önemsememişlerdi. Biraz sonra kül yağmuru başladı. İnsanlar önce umursamadı. Belli ki yaşlı Vezüv daha önce de böyle faaliyetlerde bulunmuştu… Ama bu seferki geçmedi, bitmedi…Paniğe kapılanların bazıları limana doğru koşmaya başladı, bir kısmı ise kendini evine kapadı…Limana doğru koşanları kötü bir sürpriz bekliyordu… Deniz kabarmıştı, azgın dalgalar gemileri lavlara doğru atıyordu. Zaten gökten de iri kum taneleri şeklinde kızgın taşlar yağmaya başlamıştı…Evlerine sığınanlar ise, yoğun kükürt dumanından boğulmamak için kendilerini dışarı atmakta, bu defa da üzerlerine yağan taşlarla helak olmaktaydılar.İlk kayıplar yere düşen gaz yüklü siyah taşların patlamasıyla verildi. Gökyüzü kararmıştı, göz gözü görmüyordu.Tüm şehrin yok olması birkaç saat sürdü. Korkunç felaketten kimse kurtulamadı. 18 kilometrelik bir alan içerisindeki Pompei lavlar altında kalmıştı.Pompei'nin 16 bin kişilik nüfusunun büyük bir bölümü taş olmuştu. Vezüv öylesine kuvvetli püskürmüştü ki, kül bulutları, felaketi haber verircesine Anadolu, Suriye hatta Mısır'a kadar uçuşmuştu. Lavlar Pompei ve komşu şehirleri öylesine aniden yok etmiş ve taş kesmişti ki; bugün o insanların günlük yaşayışlarını, yeni kurulmuş bir film seti gibi görebilmekteyiz.Ocaktan indirilmemiş bir domuz, fırından çıkarılamamış ekmekler, sırtlarındaki mücevher çuvalıyla sokak kapısını açmaya çalışırken yığılıveren kadın ve erkekler…Kiminin başı ellerinin arasında, kimi çocuğuyla kaçma derdinde…Bir yanda, şehir kapısı önünde üst üste yığılmış cesetler… Öte yanda, bir zengin evinde cenaze şölenine katılan ve yerlerinden kalkmaya bile fırsat bulamadan ölen insanlar… İsis tapınağı, tiyatro... Hepsinin de yaşadıkları son anları dondurulmuş bir şekilde duruyor. Yazıcı dükkânındaki balmumu tabletler, kitaplıktaki papirüs tomarları, hamamlarda kaşağılar, meyhane tezgâhlarında kadehler ve son müşterilerin bıraktıkları paralar…Ev ve dükkân kapılarında sahiplerinin isimleri, umumi tuvaletlerdeki pislik bulaşıkları bile aynen duruyor.Tüm zenginlikler, makamlar, güzelliklerle birlikte Pompei’nin insanları taş oldu. O insanlar bugün İtalya’da açık hava müzesinde görülebilir…"
Alıntıdır ; http://www.maxicep.com/belgesel/tas-kesilmis-insanlar-203263.html
Bu tarz sapıklıkların hepsi Dini bilgi , ilmihal eksikliğinden kaynaklanıyor. ebeveynler ne kadar bilgili olursa (dini yönden) o kadar güzel ve donanımlı evlatlar yetişiyor. Neden eşcinsel tipler hep aynı bölgelerden çıkıyor ? Neden bazılarının mütasıp dediği bölgelerden eşcinsel çıkmıyor ? Bunu hiç düşündünüz mü ?
RABBİM CÜMLEMİZE EVLATLARIMIZI RABBİMİZE HAYIRLI KUL EFENDİMİZE(S.A.V) HAYIRLI ÜMMET OLARAK YETİŞTİRMEYİ NASİP ETSİN !!! (AMİN)
selam ve dua ile
Mahmure.com un yazarlarından Tuğçe Özel in bir yazısı bugün dikkatimi çekti. Yazıda en çok dikkatimi çeken ve okurken "yuhhh artık " dediğim paragrafları aynen sizlerle paylaşıyorum. Yazının devamını okumak isteyenler buraya tık tık !
"Oysa tarihe baktığımızda, Yunan mitolojisin de bile eşcinsel karakterlerle karşılaşırsınız. Ve tarihte kimse dönüp de Platon'a 'Oğlum sen ne ayaksın' demez. Çünkü onun fikrine, düşüncelerine ve felsefesine önem verir. Cinsel kimliğiyle savaşmak bir yana dursun, saygı duyar. Ya da bırakın mitolojiyi kendi tarihimize bakalım. Fatih Sultan Mehmet'in eşcinsel olduğunu neden kabullenemiyoruz? Birçok ünlü tarihçi Fatih Sultan Mehmet'in eşcinsel olduğunu söylüyor ve belgelerle bunu kanıtlıyor. Ama biz, olmaz öyle şey, koskoca padişah, İstanbul'u fethetmiş eşcinsellik ne demek! Sapına kadar erkektir Fatih Sultan Mehmet, cümleleriyle savunmaya geçiyoruz. Yani kısaca diyoruz ki; erkek adam savaşır, erkek adam fetheder, erkek adam padişah olur! Oysa kafamızı biraz yukarı kaldırsak eşcinsel başbakanların koskoca ülkeyi yönettiğini görebiliriz.
.................
Bakın her şeyi geçtim, evde çekirdek çitlerken televizyonda Bülent Ersoy'u izleyip eğlenen ebeveynler, kendi çocuklarının eşcinsel yaklaşımlarını görmezden geliyor. Olmaz öyle şey diyor. Oysa Bülent Ersoy'u, Zeki Müren'i ayakta alkışlamayı biliyor! Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu... Yani başkasının başına gelirse olabilir, ama bizim başımıza sakın ha gelmesin. Sanki bu bir hastalık! Bu bir tercih değildir, önce bunu kabullenmemiz gerekiyor.
................
Konuşulacak, eteklerimizdeki taşları dökecek daha çok zamanımız var, biliyorum ve bu konu hakkında yine yazacağımı düşünerek yazıma 'şimdilik' son veriyorum. Eleştirmeden, düşünmeden konuşmamak adına da Sait Faik'in şiirinden bir kesitle size bir hatırlatma yapmak istiyorum; bir insanı sevmekle başlar her şey...
Mahmure.com yazarı
Tuğçe Özel"
Şimdi gelelim sizlerle paylaşmak istediğim düşüncelerime ;
Peygamber Efendimizin (s.a.v) mübarek hadislerine konu olmuş bir Osmanlı Sultanı olan FATİH SULTAN MEHMET HAN'a sen kim oluyorsunda "eşcinsellik" yakıştırması yapıyorsun ? Zaten o belgeleri de eminim eşcinsel olan tarihçiler düzenlemiştir ki bir nebze olsun eçşcinselliğe daha sıcak ve ılımlı bakalım !
Allah'ın lanetlediği bir ilişki türünü kullar nasıl hoşgörür ! Biz kimiz ki Rabbimizin lanetine "yok canım onlarınki seçim değil hastalık " diyelim !
Bir diğer konu ise Zeki Müren ve Bülent Ersoy'u SANATLARINDAN DOLAYI Türk halkı tabii ki ayakta alkışlar . Ama sen bunu tutupta "Türk milleti eşcinselleri alkışlıyor!" diye başlık atıpta eşcinsellere olan sempatinde kullanamassın !
Pompei Şehrinin "taş kesilmiş" insanlarını ne çabuk unuttun ! Rabbim aynı şekilde azabını göstermeye kadir değil midir? Elbette kadirdir ! ! !
Unutanlar için (nacizane) bir hatırlatma ;
"İtalya’da Pompei şehrinin tüm halkı günümüzden 1929 yıl önce taş kesilerek öldü… Vezüv yanardağı hepsinin üzerini lavla örtmüştü… Şehir haritadan silindi…Tarih 23 Ağustos 79… Pompei’de Roma İmparatorluğu hüküm sürmekte… İmparatorluğun başında ise Caligula var… Tarihin gördüğü en gaddar ve en sapık hükümdarlarından biri…Şehrin “edepsizliğe” düşkünlüğü nedeniyle tarihten silindiğine inanç çok büyüktür. Hatta bazılarına göre Pompei de, Sodom ve Gomore gibi Allah tarafından cezalandırılan şehirlerden biridir.İmparator Caligula zaten kendi kızkardeşine aşık olarak en büyük günahı işliyordu. Halkın ise ondan geri kalır yanı yoktu. Bir ticaret şehri olan Pompei’nin dört bir yanı genelevlerle çevriliydi.Dil bilmeyen gemiciler bu genelevleri bulmakta zorluk çekmesinler diye binaların üzerinde penis şekilleri vardı. Ayrıca eşcinsellik de normal karşılanıyordu.Nüfusun yüzde 60’ı asil halktan, yüzde 40’ı köleden oluşuyordu. Asiller müthiş bir zenginlik içindeydi. Rivayete göre önce yemek yer, daha sonra yediklerini kaz tüylerini kullanıp kusarlardı. Nedeni ise daha fazla yemek yiyebilmek, yemek zevkinden sonuna kadar faydalanmaktı...Felaket günü şehirde normal hayat devam ediyordu. O gün hava her günkünden biraz daha boğucuydu… Üstelik çok hafif de bir deprem olmuş, ama önemsememişlerdi. Biraz sonra kül yağmuru başladı. İnsanlar önce umursamadı. Belli ki yaşlı Vezüv daha önce de böyle faaliyetlerde bulunmuştu… Ama bu seferki geçmedi, bitmedi…Paniğe kapılanların bazıları limana doğru koşmaya başladı, bir kısmı ise kendini evine kapadı…Limana doğru koşanları kötü bir sürpriz bekliyordu… Deniz kabarmıştı, azgın dalgalar gemileri lavlara doğru atıyordu. Zaten gökten de iri kum taneleri şeklinde kızgın taşlar yağmaya başlamıştı…Evlerine sığınanlar ise, yoğun kükürt dumanından boğulmamak için kendilerini dışarı atmakta, bu defa da üzerlerine yağan taşlarla helak olmaktaydılar.İlk kayıplar yere düşen gaz yüklü siyah taşların patlamasıyla verildi. Gökyüzü kararmıştı, göz gözü görmüyordu.Tüm şehrin yok olması birkaç saat sürdü. Korkunç felaketten kimse kurtulamadı. 18 kilometrelik bir alan içerisindeki Pompei lavlar altında kalmıştı.Pompei'nin 16 bin kişilik nüfusunun büyük bir bölümü taş olmuştu. Vezüv öylesine kuvvetli püskürmüştü ki, kül bulutları, felaketi haber verircesine Anadolu, Suriye hatta Mısır'a kadar uçuşmuştu. Lavlar Pompei ve komşu şehirleri öylesine aniden yok etmiş ve taş kesmişti ki; bugün o insanların günlük yaşayışlarını, yeni kurulmuş bir film seti gibi görebilmekteyiz.Ocaktan indirilmemiş bir domuz, fırından çıkarılamamış ekmekler, sırtlarındaki mücevher çuvalıyla sokak kapısını açmaya çalışırken yığılıveren kadın ve erkekler…Kiminin başı ellerinin arasında, kimi çocuğuyla kaçma derdinde…Bir yanda, şehir kapısı önünde üst üste yığılmış cesetler… Öte yanda, bir zengin evinde cenaze şölenine katılan ve yerlerinden kalkmaya bile fırsat bulamadan ölen insanlar… İsis tapınağı, tiyatro... Hepsinin de yaşadıkları son anları dondurulmuş bir şekilde duruyor. Yazıcı dükkânındaki balmumu tabletler, kitaplıktaki papirüs tomarları, hamamlarda kaşağılar, meyhane tezgâhlarında kadehler ve son müşterilerin bıraktıkları paralar…Ev ve dükkân kapılarında sahiplerinin isimleri, umumi tuvaletlerdeki pislik bulaşıkları bile aynen duruyor.Tüm zenginlikler, makamlar, güzelliklerle birlikte Pompei’nin insanları taş oldu. O insanlar bugün İtalya’da açık hava müzesinde görülebilir…"
Alıntıdır ; http://www.maxicep.com/belgesel/tas-kesilmis-insanlar-203263.html
Bu tarz sapıklıkların hepsi Dini bilgi , ilmihal eksikliğinden kaynaklanıyor. ebeveynler ne kadar bilgili olursa (dini yönden) o kadar güzel ve donanımlı evlatlar yetişiyor. Neden eşcinsel tipler hep aynı bölgelerden çıkıyor ? Neden bazılarının mütasıp dediği bölgelerden eşcinsel çıkmıyor ? Bunu hiç düşündünüz mü ?
RABBİM CÜMLEMİZE EVLATLARIMIZI RABBİMİZE HAYIRLI KUL EFENDİMİZE(S.A.V) HAYIRLI ÜMMET OLARAK YETİŞTİRMEYİ NASİP ETSİN !!! (AMİN)
selam ve dua ile
BUGÜN ÖZEL BUGÜN GÜZEL BİRGÜN ! ! !
DOĞUM GÜNÜ-AYNA
Bugün benim doğum günüm !
İyiki doğmuşum , İyiki Rabbim bana böyle bir ömür nasip etmiş :))
8 seneden sonra eşimden ayrı ilk doğum günüm :((
biraz burukluk var tabii . . .
Ama genelde ben doğum günlerimde daha bir neşeli daha bir sevinçli olurum :))
Rabbim cümlemizle beraber banada hayırlı uğurlu ibadetli ömürler nasip etsin !!!
selam ve dua ile
21 Aralık 2009 Pazartesi
NAMAZI "SATAN" ALIŞVERİŞ MERKEZLERİ ! ! !
"***Alışveriş merkezi değil aslında bunlar; kendi ifadeleriyle ve iddialarıyla "Yaşam Merkezi". Demek istiyorlar ki, "Bu kapıdan içeri girdiğinizde, yaşamanız için ne lazımsa bulacaksınız! Dışarı çıkmanıza, sokaklarda vakit kaybetmenize gerek yok. Açsanız restorantımız var. Film seyretmek isterseniz sinemamız hazır. Oynamak isterseniz, hem çocuklarınız hem sizin için oyun salonları kurduk. Tuvalet ihtiyacınızı da görebilirsiniz. Ayakkabıdan tornavidaya, fotoğraf makinesinden kitaba her şeyi bizden alın; başka yere yorulmayın. Kahve bile içebilirsiniz, dilerseniz. Tıraş da olabilirsiniz. " Tüm bu yaşama seçeneklerinin bir istisnası var ama...
"Namaz kılacaksanız, dışarı!" Niye ki? "Dışarıda cami var, mescid var!" ukalalığı... İyi ama dışarıda da sinema var, dışarda da dükkanlar var demeye kalmıyor. Zaten namaz kıldığını söyleyemeyecek kadar eziğiz ya biz... Boynumuz bükük kabulleniyoruz şartları. Bir koşu dışarı çıkıp aradan çıkarıyoruz namazımızı. AVM yöneticileri bildiklerini okusunlar. Dinimizin nasıl yorumlanacağına da karar versinler; bizim kıldığımız namazı bize öğretsinler. "Kaza edersiniz!" küstahlığı...
Galiba en elem verici olanı da, meselâ Carrefoursa' da, mesela Capitol'de alışveriş yapan ve isimlerini az sonra öğreneceğiniz diğerlerine de milyonlarca TL kazandıran dindarların namazlarını zamanında ve namazın onuruna yaraşır bir mekanda kılmayı dert edinmemeleri, dahası belki de namaz kılmanın kendisini dert edinmemeleri. ..
Sanıyorum Capitol yönetimine yazdığım Kalite Yönetimi Şikayet Formu arşivlerde bir yerde duruyordur. Ama hallerinden memnunlar ki, müslümanlara meydan okurcasına kıl kadar dert edinmiyorlar mescit yokluğunu. Bir de ödül almışlar! Bravo! Galiba Carrefoursa' lar SA'larını ödünç aldıkları merhum Sakıp Ağanın dine ve dindarlara müsamahalı bakışından az da olsa ders almıyorlar. "Biz biliriz!" edasındalar.. . Ne diyelim biz şımarttık onları.
Hatta bunlardan biri var ki, sırf Başbakan'a açılışta mahcup olmamak için Maltepe şubesinde yaptırdıkları "açılış mescidi"ni Başbakan ayrılır ayrılmaz kapattı. Aymazlık! Terbiyesizlik!
Beni aşırı tepkisel bulursanız, işin başka bir boyutunu daha hatırlatayım. Dikkatinizden kaçmış olabilir. Bu AVM'lerin sadece müşterileri değil, çalışanları da var. Kimi yerde binlere ulaşan bu çalışanlar arasından çalışma saatleri içinde namaz kılmak isteyenleri de mağdur ediyor bu kendini bilmezler. Bana kalırsa, mescid konusundaki dirençlerinin önemli bir bileşeni, çalışanlarını namaz kılmaktan caydırmak...
İnanmayacaksınız ama, benim gençliğimde, 70'li ve 80'li yıllarda, şehirlerarası otobüslerin mola verdiği tesislerin çoğunda da mescit olmazdı. Hatta utana sıkıla sorardık "mescit var mı?" diye. Onlar da olmaması gerekiyormuş edasında terslerdi bizi. Ama sonra n'oldu? Baktılar ki, müşteri gelmiyor mescit olmayınca, her yer mescidleniverdi. En azından, mescid bulundurmayı müşteri memnuniyetinin şartı olarak görmeye başladılar.
Yaşlılık işte; bir başka hatıra daha geldi aklıma. Çok değil, daha 90'lı yılların ortalarına doğru, İstanbul'dan Şile'ye kadar tek tek sorduğumuz halde alkolsüz lokanta bulamamıştık. Peki ya şimdi durum ne? "Alkolsüzdür" tabelasını özellikle öne çıkaran onlarca tesis! Demek ki namaz kılanların yaptırım gücü varmış..
Şimdi gücümüz şu kendini bilmez AVM'lere mi yetmiyor?
Ne diyeyim! Yuh! Sadece namaz gibi hayati bir ihtiyaca bigane kalan AVM'lere değil, namazını yaşam hakkı olarak görmeyen dindarlara da...
İşte size liste... Mümkünse uzak durun bu AVM'lerden.. . Yolunuzu gözlesinler. "Niye gelmiyor bunlar?" diye meraktan çatlasınlar. İlle de gidecekseniz, her gittiğinizde "mescidiniz nerede?" diye sorun. (Dikkat: "Mescidiniz var mı?" değil, "Mescidiniz nerede?" Yaşam Merkezi iddialarını ispatlamak istiyorlarsa, mescide, hem de en iyisinden mescide yer vermeleri zorunlulukları dır.) Hatta sözde kalmasın, şikayet ve dilek formu isteyin ve doldurun. Hem sonra, başka AVM mi yok? Aşağıda da göreceğiniz gibi, mescidli AVM'lerin sayıca da kalitece de mescidsizlerden geri kalır yanı yok:
İşte mescidi olmayan Alışveriş Merkezleri:
AK Merkez Capitol AVM Carousel AVM Kanyon AVM Carrefour Haramidere Carrefoursa Maltepe Carrefoursa Ümraniye Carrefoursa Bayrampaşa Carrefoursa İçerenköy Prestige Mall AVM World Atlantis Atrium AVM Migros AVM Beylikdüzü Capacity AVM Beş Yıldız AVM Sunway AVM Verde Molino AVM Doğuş Power Center Başak Park AVM MKM AVM Kemermall Kule Çarşı Mayadrom Akadlar AVM Colony Outlet Ömür Plaza AVM Yayla'da Süreyyapaşa Kuyumcukent Bazaar AVM Mesa Studio Plaza AVM Espri Outlet Center Bomonti Park
Şükür ki, memleketimizde her şey birilerinin sandığı gibi değil. Tebrikle ve teşekkürle bildirmem gerek ki, namazın hakkını ve müslümanın onurunu incitmeden çok güzel mescidler tasarlamış AVM'lerimiz var. Demek istenirse oluyormuş...
Bunlar da mescidli AVM'ler:
İstinye Park 1. kat Tepe Nautilist AVM 2. kat Hayatpark AVM 1. kat İstanbul Outlet Park 1. kat Kale Center AVM 1. kat Deposite Outlet Merkezi 1. kat Atırus AVM 2. kat Cevahir AVM 2. kat Palladium Rezidans ve AVM 3. kat Optimum Outlet AVM 3. kat Airport AVM 3. kat ve 4. kat Metrocity 4. kat Astoria AVM 4. kat City's Nişantaşı 5. kat Metroport AVM Bodrum 3. kat Pendik Park Outlet Center Her katta Akvaryum AVM Her katta Kadir Has Çocuk Dünyası Otopark hizasında Historia AVM Otopark hizasında Profilo AVM Zemin Via Port Outlet Zemin Maxi Center Silivri Zemin Silivri AVM Zeminde dar yer Aymerkez Olivium Outlet Center Fox City Real Beylikdüzü (bütün ihtiyaçlara yönelik bir mescidi var) M1 Meydan AVM Armonipark Outlet Center Flynn AVM 1. kat Beylicium AVM 2. kat Town Center 3. kat Paradise AVM Bodrum 2 "
SENAİ DEMİRCİ***"
Geçen günlerde bir arkadaşımdan mail olarak gelmişti.(son 4 gündür fena halde grip olduğum için yazamamıştım nasip bugüneymiş)Benim çok hoşuma gitti. Çok haklı buldum Senai Demirci'yi ! Beğendiğim yazarlardandır. Paylaşmak istedim. Daha önce hiç bu şekilde düşünmemiştim. Benim evime en yakın AVM Capitol dür. İşim olmadıkca gitmeyi sevmiyorum. Kapalı alanlar sıkar beni. En son gittiğimde ise İkindi namazım geçmesin diye otoparka inip arabada kılmıştım namazımı !!! Yazık !
Müslüman bir ülkede yaşıyoruz sözüm ona . . .
Selam ve dua ile
18 Aralık 2009 Cuma
HAYIRLI UĞURLU BEREKETLİ SENELER !!!
S.A.
Yeni yılımız mübarek olsun :) Rabbim cümlemizin evlerinden rahmetini , bereketini , sevgisini eksik etmesin. Dilerim bu sene kötülüklerden sakınıp iyiliklere koşar adım gideriz :)) (amin)
Selam ve Dua ile
16 Aralık 2009 Çarşamba
NELER OLDU ?
Vermek zorunda kaldığım arada iyi şeyler olmadı maalesef :((
En sevdiğim bana hem evinin hemde gönlünün kapısını kapattı ! Evinin kapısı önemli değil başka yerlerde de görürüm ama "Gönlünün Kapısı" nın kapanması bana çok dokundu :(
Mutlaka kendince haklı sebepleri var kırmışımdır O'nu . Ama ben yinede "Gönül Kapısı" nı kapatacak birşey yaptığımı sanmıyorum !
Çok üzüldüm ve hala üzgünüm bu üzüntümün geçeceğini (O kapı açılana kadar) sanmıyorum.
En Sevdiğimin bana son sözü şu oldu ;
Bir hüzün ki tarifi yok ,
Bir acı ki geçesi yok ,
Bir veda ki dönüşü yok…
ve bu da bana son şarkısı ;
Ahmet Kaya - Ayrılığın Hediyesi
Beni merak edip yorumlarını esirgemeyen blog sahibelerine en içten sevgilerimi yolluyorum çok teşekkürler Allah razı olsun !
Dilerim Rabbimde zor zamanlarınızda sizlerin yanında olur . . .
style m
Eylül
Efulemm
Dominika
Bu güller sizin için kabul buyurursanız ! ! !
Selam ve dua ile
İLK GÖRÜŞTE AŞKA İNANIR MISINIZ ?
Onu ilk yiğenimde gördüm ve tabiri caizse aşık oldum ! Ama telefonum daha sağlam olduğu için almayı erteledim. Eşim doğum günü hediyesi olarak aldığında (ki haberim yoktu) sevinçten havalara uçtuummmm ! Artık benimde Iphone um var ben ona "My little Pinky Iphone" diyorum. Allah isteyen herkese nasip etsin :))
Selam ve Dua ile
5 Aralık 2009 Cumartesi
3 Aralık 2009 Perşembe
PENGUEN MISIR KONSERVESİ İSTER MİSİNİZ ?
S.A. Penguen Mısır Konservesi ücretsiz konserve mısır dağıtıyor !!!!!!
Tek yapmanız gereken buraya girmek ve istediğiniz kişilere "sanalda yemek ısmarlamak :)"
(kampanyayı duyunca haber vermek istedim, bilginize sunulur ... )
selam ve dua ile
29 Kasım 2009 Pazar
VEE EN SONUNDA NEW MOON !
S.A. en sonunda izledim NEW MOON u !
Ama doğsu söylemek gerekirse TWİLİGHT kadar keyif alamadım :( başları çok sıkıcı geldi , kurtadamlar yakışmamış filme . TWİLİGHT ı defalarca izledim ve her izlememden keyif aldım. Ama NEW MOON da sıkıldım. Yani Robert Pattinson filmin bir başında birde sonunda görünüyor. Olaylar Bella nın etrafında gelişiyor.
(Bu filmi çok büyük bir merakla bekliyordum belkide çok şey umdum ondan dolayı hayal kırıklığı oldu :)
Umarım Twilight Saga : Eclipse daha iyi olur.
selam ve dua ile
Hayırlı Bayramlar
26 Kasım 2009 Perşembe
HAYIRLI BAYRAMLAR ! ! !
KURBAN BAYRAMIMIZ MÜBAREK OLSUN !
HAYIRLI UĞURLU GEÇİRMEYİ MEVLAM CÜMLEMİZE NASİP ETSİN .
HAYIRLI BAYRAMLAR
SELAM VE DUA İLE
25 Kasım 2009 Çarşamba
BAYRAMDAN ÖNCE VERİLECEK CEVAP ! ! ! !
S.A. Mübarek Kurban Bayramımıza 1 gün kala mutlaka birileri çıkıpta "Hayvan keserek bayram yapan bir dini aklım almıyor" gibi hadsiz ve cahilce konuşacaklar !
Ben şimdiden cevaplarını vermek istiyorum . . .(Emr-i bi'l ma'rûf ve nehy-i anil münker 'e istinaden)
1. Şüphesiz biz sana Kevseri verdik.
2. O Halde, Rabbin için namaz kıl, kurban kes.
3. Doğrusu sana buğzeden, soyu kesik olanın ta kendisidir.
Rabbim cümlemize dinimizi ANLAMAYI VE UYGULAMAYI nasip etsin (amin).
selam ve dua ile
Ben şimdiden cevaplarını vermek istiyorum . . .(Emr-i bi'l ma'rûf ve nehy-i anil münker 'e istinaden)
1. Şüphesiz biz sana Kevseri verdik.
2. O Halde, Rabbin için namaz kıl, kurban kes.
3. Doğrusu sana buğzeden, soyu kesik olanın ta kendisidir.
Rabbim cümlemize dinimizi ANLAMAYI VE UYGULAMAYI nasip etsin (amin).
selam ve dua ile
24 Kasım 2009 Salı
GENÇKEN YAPILACAK 100 ŞEY ! ...
GENÇLERİN HEYECANDAN DİZLERİ TİTREYECEK, KAÇIRILMAYACAK BİR KAMPANYANIN REKLAMI YAPILIYOR HER YERDE…
GENÇKEN YAPILACAK 100 ŞEY. NE KADAR ÇILGINLIK VARSA DURMAYIN YAPIN…
Haydi durmayın… Marjinal olun… Kabınıza sığmayın… Zirâ siz gençsiniz; çıldırın… Hayatı doyasıya yaşayın… Zevk alın… Gezin, tozun… Gaza gelin… Ayaklarınız yere basmasın uçun… Sosyal projelerde yer almayın… Sorumluluk duymayın… Nasıl olsa birileri sizin yerinize düşünür… Siz gençsiniz çılgınlıklar yapmaya bakıp, gününüzü gün edin…
Ha! Bu arada yaptığınız tüm bu çılgınlıkları tescilleyerek videosunu çekin, yayımlayalım…
En çılgın olanınız… BÜYÜK ÖDÜLÜ KAZANSIN..
BU ARADA VARLIĞINIZIN VE HAYATINIZIN AMACINI SORGULAYIN…
GENÇLERE YÖNELİK ALTERNATİF BİR KAMPANYA DA BİZDEN :
1. Nasıl yaratıldığını ve seni kimin yarattığını bir düşün.
2. Varlığının ve hayatın amacını sorgula.
3. Dünya hayatının kısalığını anla.
4. Ölüm gerçeği ile yüzleş.
5. Ölümün yaşının olmadığını bil. Gençliğine güvenme.
6. Ölüm sonrasında ne olacağını düşün.
7. Sana verilen sınırlı ömrü nasıl kullanacağın ile ilgili seçimini yap.
8. Dinini öğren.
9. Dinî ve insanî sorumluluklarının bilincinde ol.
10. İbadetlerinde gönülden ve titiz ol.
11. Allah’ı çok an.
12. Dua et.
13. Sadece kendin için değil tüm insanlar için de dua et.
14. Tövbe et.
15. Hatalarından pişmanlık duy.
16. Ahlaklı ve faziletli ol.
17. Aklını işlet.
18. İhlâslı ol.
19. Güvenilir ol.
20. Fedakâr ol.
21. Çalışkan ol.
22. Öldürme.
23. Çalma.
24. Faiz yeme.
25. Yalan ve hileden uzak dur.
26. Zarafet sahibi ol.
27. Gıybet etme.
28. İnsanların kusurlarını arama.
29. Hüsnü zanda bulun.
30. Hataları örtücü ol.
31. Hakkı ve adaleti gözet.
32. İnsaflı ol.
33. Şahitlikten kaçınma.
34. Çirkin işlerden ve fenalıklardan uzak dur.
35. Nefsine hâkim ol.
36. Namuslu ve şerefli ol.
37. Hayâ sahibi ol.
38. Tevazu sahibi ol.
39. Güzel düşünüp güzel davran.
40. Helal ve Haramı gözet.
41. Boş ve lüzumsuz söz ve davranışlardan uzak dur.
42. Hayırlı işlerde yarış.
43. Güzel söz konuş.
44. Güler yüzlü ol.
45. Hayrı, iyiyi ve güzeli tavsiye et.
46. Sev.
47. Sevil.
48. Kin gütme.
49. Özrü kabul et.
50. Öfkelenme.
51. Kibirlenme.
52. Affet.
53. Şefkatli ol.
54. Barışı esas al.
55. Hoşgörülü ol.
56. Sabret.
57. Tevekkül et.
58. Kanaatkâr ol.
59. Sözüne sadık ol.
60. Dünya hayatının geçici zevklerine kapılma.
61. Yetimi, öksüzü, ihtiyaç sahibini gözet.
62. Yaptığın iyilikleri başa kakma.
63. Darlık anında dahi malından hayır yolunda harca.
64. Cömert ol.
65. Paylaş.
66. Yardımlaş.
67. Cesur ol.
68. Tedbirli ol.
69. İsraf etme.
70. Ailen ve akrabalarını gözet.
71. Komşularınla iyi ilişkiler kur.
72. Kadir-Kıymet bil.
73. Vefakâr ol.
74. Dinine, vatanına, milletine hayırlı bir insan ol.
75. Kendini geliştir, yetiştir.
76. İnsanlık meselelerine karşı duyarlı ol.
77. Müslüman kardeşinin derdini kendine dert edin.
78. Sadece kendin için değil, tüm insanlık için faydalı işler yapmaya çalış.
79. Varlığı zorunlu ve her türlü övgüye lâyık olan,
80. Eşi ve benzeri olmayan,
81. Mülk ve yönetimin sahibi olan,
82. Her şeye gücü yeten,
83. Yaratan, var eden,
84. Rahman ve Rahim Olan,
85. Affeden ve hataları bağışlayan, tövbeleri kabul eden,
86. Her şeyi gereğince bilen,
87. Her şeyi gereğince gören, işiten,
88. Her şeyi çepeçevre kuşatan,
89. İyilik ve lutfu sonsuz olan,
90. Böylesi yaşamaya elverişli bir dünya ve içinde çeşit çeşit canlılar yaratan,
91. Her sabah yeni bir günü yaratan ve seni yaşatan,
92. Görmeni, işitmeni, hissetmeni nasip eden,
93. Yürüyecek ayaklarını, iş görecek ellerini yaratan,
94. Barınacak bir yuva, yiyip içilecek rızıklar veren,
95. Hastalandığında sana şifa ulaştıran,
96. Dertlendiğinde deva ulaştıran,
97. Dualarına karşılık vererek kulu için en hayırlısını dileyen,
98. İyi ile kötüyü ayıracak akıl veren,
99. Sevmeyi, sevilmeyi mümkün kılacak kalp veren,
100. Rabbine şükret…
Bu maddeleri gözetip yerine getir… Nasıl olsa tüm yaptıklarını gören ve tüm bunların videosunu çekerek kayıt altına alan var…
Haydi durma! Seni sonsuz mutluluğa ulaştıracak, "gerçek" kampanyaya katıl...
BÜYÜK ÖDÜL SENİ BEKLİYOR ...
Kaynak ; http://www.facebook.com/pages/KURAN-arastirmalari-platformu/190153811662
eee ne diyorsunuz sizce hangi kampanya gerçekten gençken yapılmalı ????
selam ve dua ile
Göz nereye bakar, gönül oraya akar
Gönül nereye akar, ayak oraya koşar !
23 Kasım 2009 Pazartesi
NEDEN ?????????
NEDEN HERŞEY HERKESİN İSTEDİĞİ GİBİ OLMAZ ?
NEDEN HAYAT SEVDİKLERİMİZE HER ZAMAN MUTLULUK VERMEZ ?
NEDEN İNSANLARI İYİ TANIDIĞIMIZI ZANNEDERİZ VE BUNU YILLAR SONRA ANLARIZ ?
NEDEN EN SEVDİĞİMİZ KİŞİNİN CANI YANINCA BİZİM DAHA BETER YANAR ?
NEDEN EN SEVDİĞİMİZ EN KÖTÜ ANINI YAŞARKEN BİZ UZAKTA VE İZLEYİCİ OLURUZ ?
NEDEN BAZEN ELİMİZDEN HİÇBİRŞEY GELMEZ ?
NEDEN İLİŞKİLERİN "DENEME SÜRESİ"YOK ?
NEDEN "BÜYÜK SÖZÜ" DİNLEMEYİZ ?
NEDEN HAYATIMIZ DA "KEŞKE"LERE YER VAR ?
NEDEN ? NEDEN ? NEDEN ? NEDEN ? NEDEN ? NEDEN ? NEDEN ? NEDEN ?
Aslında cevabı hepiniz gibi bende biliyorum "TAKDİR-İ İLAHİ" ! ! !
Ama bazen insan içindekileri dile getirmek yazıya dökmek istiyor . . .
Rabbim ! senden gelen herşeye Eyvallah ! ! !
Hz. Ali'nin bir sözünü hatırlatıp postumu bitirmek istiyorum yoksa sabaha kadar sürecek NEDEN ler ! hani derler ya "SABAH OLA HAYIR OLA ! ! !"
"KEŞKE DİYECEĞİME YEDİ KAT SEMADAN DÜŞMEYİ YEĞLERİM . . ." HZ.ALİ
selam ve dua ile
22 Kasım 2009 Pazar
KADIN . . .
"İnneme'n-nisâ' şakâyıku'r-ricâl ; Şüphesiz kadın, erkeğin şakayığıdır."
Hadis-i Şerif
Şakayık (yaban lalesi, gelincik çiçeği)
Alemler Sultanı Efendimiz (s.a.v) kadını gelincik çiçeğine benzetmiş. Hepimiz biliriz ki "gelincik" çok güzel her yerde yetişebilen hassas ve narin bir çiçektir. Onu öyle dikkatli tutarız ki elimize alırken , en ufak yanlış bir hareketimizde bile yapraklarını dökebilir . . .
Kadın
Kalıp değil bir fikir...
Elmas sorguçlu fakir;
Açıkta sırrı bakir;
Kadın...
Çölde kaçan bir serap;
Yönü kementli mihrap...
Madeni som ıstırap;
Kadın...
Dipsiz hasrete tuzak;
En yakınken en uzak....
Tadı zehrinde erzak;
Kadın...
Bir işaret, bir misal;
Ayrılık remzi visal...
Allah`a yol bir timsal;
Kadın...
Necip Fazıl Kısakürek
"Kadın Nedir Aslında
Bir kadın çocuktur aslında. Çocuk gibi davranmayı sever. Erkeğin kendisine bir çocuğa gösterdiği şefkati göstermesini de ister. Bir çocuğu okşar gibi incitmekten korkarak okşamalıdır erkek kadını. Ama hiçbir kadın çocuk muamelesi görmek istemez. Söylediği şeyler çocukça da olsa dinlenilmesini,dikkate alınmasını ister. Yani bir kadının çocukluk yapmasına izin vereceksiniz ama asla onu bir çocuk olarak görmeyeceksiniz.
Bir kadın güçlüdür aslında.
Hatta erkeklerden çok daha güçlüdür. Ama bu gücünü her zaman ortaya koymasını sevmez. İster ki erkeğin gücü kendisine huzur versin. Kendi kendine yapabileceği şeyleri bile erkeğin yapmasını bekler. Böylece hem daha kadın olduğunu hissedecektir hem de erkeğinin ne kadar güçlü olduğunu görecektir. Ancak kadını gücünü göstermek istediğinde onu engelleyemezsiniz. Yapmak istediği bir şey varsa mutlaka yapar.
Bir kadın sevgilidir aslında.
İçinde her zaman sevgiyi taşır. Sevdiklerinden kolay kolay ayrılamaz. Sevdiklerini kolay kolay. kıramaz. Zor sever ama tam sever. Bir kadının tam anlamıyla sevebilmesi için yüreğinin kabul ettiğini beyninin de kabul etmesi gerekir. Ve sevmezse de onu asla sevmeye zorlayamazsınız. Belki kolayca yüreğine girebilirsiniz. Ancak beyninde yer etmemişseniz her an terk edilebilirsiniz. Sevmediği halde terk etmeyen kadınlar da var elbette. Bunun nedeni ise engelleyemedikleri "acımak" duygusudur.
Bir kadın yalnızdır aslında.
Hiçbir zaman kadını bütünüyle elde edemezsiniz. Kendisine ait bir dünyası vardır ve orada hep yalnızdır. O dünyaya kimsenin girmesine izin vermez. Hiçbir anahtar o dünyanın kapısını açamaz. Yalnızlık onun sığınağıdır. O sığınağa ne zaman gireceğine,ne kadar kalacağına hep kendisi karar verir. Sığınaktayken oradan çıkmaya zorlarsanız onu sonsuza dek kaybedebilirsiniz.
Bir kadın çılgındır aslında.
Neler yapabileceğini erkek aklı hayal bile edemez. Yaratıcılığının sınırı yoktur. Ama bunu ortaya çıkartmak için hayatının erkeğini bekler. Hoyratça harcamaz yaratıcılığını. Sadece erkeğine saklar. Bir kadının gerçek erkeği olmayı başarabilmişseniz çok şanslısınız demektir. Çünkü yaşamınız asla sıradan olmayacaktır.
Bir kadın hayattır aslında.
Çünkü hayatın içinde olan her şey ancak kadınlar olduğunda anlam kazanıyor. Yemek yemek. su içmek bile. Bir kadının elinden içtiğiniz suyla kendi kendinize bardağı doldurup içtiğiniz su arasındaki lezzet farkını anlayabiliyor musunuz?
Anlıyorsanız ne mutlu size. Anlamıyorsanız ne yazık ki yaşamıyorsunuz."
Alıntıdır ; http://www.fatihcolor.com/kadinlar/kadinnedir.html
Sizce kadın nedir ?
selam ve dua ile
19 Kasım 2009 Perşembe
MÜSLÜMANA HARAM ÇEŞMESİ ! ! !
"Vaktiyle Bursa'da bir müslüman, eski adı Yahudilik Yolağzı, bugünkü adı Arap Şükrü olan muhitte çeşme yaptırmış ve başına bir kitabe eklemiş:
"Her kula helâl, Müslümana haram!.."
Bursa başkent, tabii Osmanlı karışmış, bu nasıl fitnedir diye...
Gitmişler kadıya şikâyete, adam yakalanıp yaka-paça huzûra getirilmiş. Bu nasıl fitnedir, dîni İslâm, ahâlisi Müslüman olan koca devlette sen kalk, hayrattır, sebildir diye çeşme yap, ama suyunu Müslümana yasakla!.. Olacak iş midir, nedir sebebi, aklını mı yitirdin?.. diye çıkışmışlar adama.
Adam:
- - Müsaade buyurun, sebebi vardır, lâkin isbat ister, delil şarttır.
dedikçe kadı kızmış:
- - Ne delili, ne isbatı?.. Sen fitne çıkardın, Müslüman ahâlinin huzûrunu kaçırdın, katlin vâciptir! demiş. Demiş ama, bir yandan da merak edermiş:
- - Nedir gerekçen?
diye sormuş.
Adam:
- - Bir tek Sultana derim.
diye cevap verince, ortalık yine karışmış. Söz Sultana gitmiş, adam yaka paça saraya götürülmüş...Padişah da sinirlenmiş ama, diğer yandan o da meraklanırmış:
- - De bakalım ne diyeceksen. Bu nasıl iştir ki, hem çeşmeyi yaparsın, hem de her kula helâl,
Müslümana haram yazarsın?..
Adam, başı önünde konuşur:
- - Delilim vardır, lâkin isbat ister.
- - Ya dediğin gibi sağlam değilse delilin?..
- - O zaman boynum, hükme kıldan incedir Sultânım
- - Eeee?!..
- - Sultânım, herhangi bir havradan (sinagog) rastgele bir hahamı izahsız yaka-paça tutuklayın, bir hafta tutun. Bakın neler olacak?
Dediği yapılmış adamın. Bütün azınlıklar bir olmuş, başlarında Mûsevîler:
--Ne oluyor, bu ne zulüm?.Bizim din adamımıza biz kefiliz, ne gerekirse söyleyin yapalım, o masûmdur, gerekirse kefâlet ödeyelim...
Çevre ülkelerden bile elçiler gelmiş, elçiler mektup üstüne mektup getirmiş Bir hafta dolunca, adam:
- - Sultânım, artık bırakmak zamanıdır demiş.
Haham bırakılmış, azınlıklar mutlu, bu sefer Sultana teşekkürler, hediyeler
Az zaman geçmiş ki, adam:
- - Aynı işi herhangi bir kiliseden herhangi bir papaz için yaptırınız Sultânım.
demiş.
Aynı şekilde bir papaz derdest edilip yaka-paça alınmış Pazar âyininden ve aynı tepkiler artarak devam etmiş. Haftası dolunca da serbest bırakılmış. Mutluluk ve sevinç gösterileri daha bir fazlalaşmış, teşekkürler, şükranlar... Levantenler din adamlarına kavuşmanın mutluluğuyla
daha bir sarılmışlar birbirlerine...
Sultan:
- - Bitti mi?.. demiş adama.
- - Sultânım son bir iş kaldı, sonra hüküm zamanıdır izninizle.
demiş.
- - Şimde nedir isteğin?..
- - Efendim, pâyitahtımız Bursanın en sevilen, en sözü dinlenilen, itimad edilen âlimini alınız minberinden.
Adamın dediğini yapmışlar, Ulucâmi imamını Cuma hutbesinin ortasında almışlar, yaka-paça götürmüşler...
Ve ne olmuş bilin bakalım?..
Bir Allahın kulu çıkıp da:
--Ne oluyor, siz ne yapıyorsunuz?. Hiç olmazsa vaazı bitene kadar bekleseydiniz..."
gibi tek bir kelâm etmemiş, imamın peşinden giden, arayan-soran olmamış...
Geçmiş bir hafta, nerde imam diye gelen-giden yok!..
Aptal ve câhil bir imam tâyin edilmiş yerine, ne konuştuğunu kendi kulağı duymayan tam yobaz cinsinden biri. Halk hâlinden memnun, başlamış bir dedikodu,o geçen hafta derdest edilen koca âlim için:
- - Biz de onu adam bilmiş, hoca bellemiştik...
- - Kimbilir ne halt etti de tevkif edildi!..
- - Vah vaah!.. Acırım arkasında kıldığım namazlara...
- - Sorma, sorma...
Padişah, kadı ve adam izliyorlarmış olup-bitenleri. Sonunda Padişah çeşmeyi yaptırana sormuş:
- - Eee, ne olacak şimdi?..
Adam:
- - Bırakma zamanıdır. Bir de özür dileyip helâllik almak lâzımdır hocadan.
Haklısın demiş padişah, denilenin yapılması için emir buyurmuş ve adama dönmüş. Adam başı önünde konuşmuş:
- - Ey büyük Sultânım, siz irade buyurunuz lûtfen, böyle Müslümanlara su helâl edilir mi?..
Sultan acı acı tebessüm ederek cevap vermiş...
- - Hava bile haram, hava bile!"
eee ne düşünüyorsunuz ? sizce de böyle değil mi ?
yorumlarınız please :))
PAPATYA BAHÇESİNDEN MÜTHİŞ HEDİYELER !!!
Hediye verenler kervanına papatya bahçesi de katılmış. kendisini kutluyorum bu zarif hareketinden dolayı :))
Hediyeleri merak edenler , bende isterim diyenler buyrun papatya bahçesine !!!!
selam ve dua ile
18 Kasım 2009 Çarşamba
DOĞUMDAN SONRA HAYAT VAR MI ???
BİR TEŞBİH ANCAK BU KADAR GÜZEL YAPILIR . . .! ! !
Anne rahmine düşen ikiz kardeşler önceleri her şeyden habersizmiş. Haftalar birbirini izledikçe onlar da gelişmişler. Elleri, ayakları, iç organları oluşmaya başlamış. Bu arada, etraflarında olup biteni fark etmeye başlamışlar. Bulundukları rahat ve emniyetli yeri tanıdıkça saâdetleri artmış. Birbirlerine hep aynı şeyi söylüyorlarmış:
“–Anne rahmine düşmemiz, burada yaşamamız ne harika değil mi? Hayat ne güzel şey be kardeşim!”
Büyüdükçe, içinde yaşadıkları dünyayı keşfe koyulmuşlar. Öyle ya, hayatın kaynağı neymiş? İşte bunu araştırırken, anneleriyle onları birbirine bağlayan kordonu fark etmişler. Bu kordon sayesinde hiçbir zahmet çekmeden, emniyet içinde beslenip büyütüldüklerini anlamışlar ve:
“–Annemizin şefkati ne kadar büyük! Bize bu kordonla ihtiyacımız olan her şeyi gönderiyor” demişler.
Aylar birbiri ardınca geçiyor, ikizler hızla büyüyor, diğer bir deyişle “yolun sonu”na yaklaşıyorlarmış. Bu değişiklikleri hayretle temâşâ ederken, bir gün gelip bu güzelim dünyayı terk edeceklerinin işaretlerini almaya, dokuzuncu aya yaklaştıklarında ise alâmetleri daha kuvvetli hissetmeye başlamışlar. Durumdan telaşlanan ikizlerden birisi diğerine sormuş:
“–Neler oluyor? Bütün bunların mânâsı nedir?”
Kardeşi daha sakinmiş, üstelik bulundukları bu dünya çoğu zaman ona yetmiyor; hissiyatıyla daha geniş bir âlemi arzuluyormuş:
“–Tüm bunlar bu dünyada daha fazla kalamayacağız anlamına geliyor. Buradaki hayatımızın sonuna yaklaşıyoruz artık!” demiş. Öteki:
“–Ama ben gitmek istemiyorum, hep burada kalmak istiyorum” diye haykırmış. Kardeşi:
"–Elimizden gelen bir şey yok, hem, belki doğumdan sonra bambaşka bir hayat vardır” demiş. Diğeri:
“–Bize hayat veren o kordon kesildikten sonra bu nasıl mümkün olabilir ki? Buradan ayrılmak zorunda kalırsak nasıl hayatta kalabiliriz, söyler misin bana? Hem, bak bizden önce başkaları da buraya gelmiş ve sonra da gitmişler. Hiçbiri geri gelmemiş ki bize doğumdan sonra hayat olduğunu söyleyebilsinler. Hayır, bu her şeyin sonu olacak” demiş ve karamsarlıkla eklemiş:
“–Hem belki de anne diye bir şey yok!” Kardeşi:
“–Olmak zorunda! Yoksa buraya başka türlü nasıl gelmiş olabiliriz, nasıl hayatta kalabiliriz ki?” diye itiraz etmiş. Öteki:
“–Sen hiç anneni gördün mü? O belki de sadece zihinlerimizde var. Bir annemiz olduğu düşüncesi bizi rahatlattığı için onu belki de biz uydurduk” diye üstelemiş.
Böylece, anne rahmindeki son günleri derin muhâsebeler ve tartışmalarla geçmiş. Sonunda doğum anı gelmiş çatmış. İkizler dünyalarını terk ettiklerinde gözlerini başka bir dünyaya açmışlar ve biri sevincinden diğeri de utancından ağlamaya başlamış. Çünkü gördükleri manzara hayallerinin bile ötesindeymiş.
“De ki: (İnsanı ve onun çürümüş kemiklerini) ilk defa kim yaratmışsa âhirette tekrar diriltecek olan da O’dur. Çünkü O, her türlü yaratmayı gayet iyi bilir.” (Yâ-Sîn, 79)
Selam ve dua ile
Anne rahmine düşen ikiz kardeşler önceleri her şeyden habersizmiş. Haftalar birbirini izledikçe onlar da gelişmişler. Elleri, ayakları, iç organları oluşmaya başlamış. Bu arada, etraflarında olup biteni fark etmeye başlamışlar. Bulundukları rahat ve emniyetli yeri tanıdıkça saâdetleri artmış. Birbirlerine hep aynı şeyi söylüyorlarmış:
“–Anne rahmine düşmemiz, burada yaşamamız ne harika değil mi? Hayat ne güzel şey be kardeşim!”
Büyüdükçe, içinde yaşadıkları dünyayı keşfe koyulmuşlar. Öyle ya, hayatın kaynağı neymiş? İşte bunu araştırırken, anneleriyle onları birbirine bağlayan kordonu fark etmişler. Bu kordon sayesinde hiçbir zahmet çekmeden, emniyet içinde beslenip büyütüldüklerini anlamışlar ve:
“–Annemizin şefkati ne kadar büyük! Bize bu kordonla ihtiyacımız olan her şeyi gönderiyor” demişler.
Aylar birbiri ardınca geçiyor, ikizler hızla büyüyor, diğer bir deyişle “yolun sonu”na yaklaşıyorlarmış. Bu değişiklikleri hayretle temâşâ ederken, bir gün gelip bu güzelim dünyayı terk edeceklerinin işaretlerini almaya, dokuzuncu aya yaklaştıklarında ise alâmetleri daha kuvvetli hissetmeye başlamışlar. Durumdan telaşlanan ikizlerden birisi diğerine sormuş:
“–Neler oluyor? Bütün bunların mânâsı nedir?”
Kardeşi daha sakinmiş, üstelik bulundukları bu dünya çoğu zaman ona yetmiyor; hissiyatıyla daha geniş bir âlemi arzuluyormuş:
“–Tüm bunlar bu dünyada daha fazla kalamayacağız anlamına geliyor. Buradaki hayatımızın sonuna yaklaşıyoruz artık!” demiş. Öteki:
“–Ama ben gitmek istemiyorum, hep burada kalmak istiyorum” diye haykırmış. Kardeşi:
"–Elimizden gelen bir şey yok, hem, belki doğumdan sonra bambaşka bir hayat vardır” demiş. Diğeri:
“–Bize hayat veren o kordon kesildikten sonra bu nasıl mümkün olabilir ki? Buradan ayrılmak zorunda kalırsak nasıl hayatta kalabiliriz, söyler misin bana? Hem, bak bizden önce başkaları da buraya gelmiş ve sonra da gitmişler. Hiçbiri geri gelmemiş ki bize doğumdan sonra hayat olduğunu söyleyebilsinler. Hayır, bu her şeyin sonu olacak” demiş ve karamsarlıkla eklemiş:
“–Hem belki de anne diye bir şey yok!” Kardeşi:
“–Olmak zorunda! Yoksa buraya başka türlü nasıl gelmiş olabiliriz, nasıl hayatta kalabiliriz ki?” diye itiraz etmiş. Öteki:
“–Sen hiç anneni gördün mü? O belki de sadece zihinlerimizde var. Bir annemiz olduğu düşüncesi bizi rahatlattığı için onu belki de biz uydurduk” diye üstelemiş.
Böylece, anne rahmindeki son günleri derin muhâsebeler ve tartışmalarla geçmiş. Sonunda doğum anı gelmiş çatmış. İkizler dünyalarını terk ettiklerinde gözlerini başka bir dünyaya açmışlar ve biri sevincinden diğeri de utancından ağlamaya başlamış. Çünkü gördükleri manzara hayallerinin bile ötesindeymiş.
“De ki: (İnsanı ve onun çürümüş kemiklerini) ilk defa kim yaratmışsa âhirette tekrar diriltecek olan da O’dur. Çünkü O, her türlü yaratmayı gayet iyi bilir.” (Yâ-Sîn, 79)
Selam ve dua ile
DÜNYADA EN ÇOK SEVİLEN KİŞİ ! ! !
S.A.
"Dünyada en çok sevilen kişi" diye bir anket yapmışlar. Belki duymuşsunuzdur. Bana da mail olarak geldi. 10 kişi arasından en çok sevilen kişiyi seçeceklermiş . Peygamber Efendimiz'i (s.a.v)de koymuşlar bu 10 kişi arasına ne hadlerineyse !
Sanırım bize de bu oylamaya katılmak düşer.
"SEN OLMASAYDIN KAİNATI YARATMAZDIM" sözünün muhattabı , gönülller sultanı Efendimiz (s.a.v) tabi ki en çok Sen'i seviyoruz .
Sahabeden Umeyr bin Ebi Vakkas'ında dediği gibi
"Anam babam sana feda olsun Ya Resullullah !!!"
oylama adresi ; http://www.bestofmen.org/
lütfen bloglarınızda da yer verin ,sonuçlar "kapak olsun" anketi yapanlara :))
selam ve dua ile
16 Kasım 2009 Pazartesi
DORE YE DEVAMM :)))
S.A.
İlk önce bana sürekli sorulan "kimdir bu dore?" ve neden onca marka varken "DORE"sorusunu cevaplamak istiyorum. "Dore, Ülker markasını da bünyesinde barındıran Yıldız Holding'in bir iştirakidir." %100 yerli sermayedir. her zaman yabancı sermayeli işlere karşıyımdır. naki ninde dediği gibi "yerli malı yurdun malı herkes bunu kullanmalı"
Neden Dore ? arkasında Ülker/Yıldız Holding gibi bir firma olduğu için !!!
şimdi gelelim yeni ürünlere bu ürünler gerçekten çok hesaplı ve ççoookk kullanışlı :))
eğer sizde benim gibi ıslak marul,kıvırcık,roka vs.. şeyleri kurulamak için uğraşmayı sevmiyorsanız mutlaka alın derim. üzerlerinde hiç su damlası olmadan salata yapmak çok güzel birşey :)))
fiatımı ; sadece 14,90 TL
ve şimdi elektriksiz mikser :))) çırpma telini veya mikseri koyun içine ve başlayın etrafa sıçratmadan çırpmaya !!
fiatı ise 9,90 TL
işte benim favorilerim :)) misafir çatlatan kek ve pastalar için ideal :))))
kek kalıplarının fiatı ise 34,90 TL
şimdi süslü ve gezmeyi seven bayanlar için düşünülmüş pratik masa çanta askıları :))
fiatı 19,90 TL
fiatları 25,00 TL
veee bunlarda kızışımın favorileri :)) tavsiye ederim yemek yemeyi eğlenceli hale getiriyorlar :)))
indirimli fiatı 29,90 TL
ama yine derseniz birde ben bakayım buyrun ! ! !
avantajlı üyelik ve sipariş için arseldi@hotmail.com
unutmayın "DORE" de ailenizin her ferdine uygun bir ürün mutlaka vardır ! ! !
not: ödeme ve teslim PTT kargo ile yapılır. 100 TL ve üstü alış-verişerinizde kargo bana aittir.
İlk önce bana sürekli sorulan "kimdir bu dore?" ve neden onca marka varken "DORE"sorusunu cevaplamak istiyorum. "Dore, Ülker markasını da bünyesinde barındıran Yıldız Holding'in bir iştirakidir." %100 yerli sermayedir. her zaman yabancı sermayeli işlere karşıyımdır. naki ninde dediği gibi "yerli malı yurdun malı herkes bunu kullanmalı"
Neden Dore ? arkasında Ülker/Yıldız Holding gibi bir firma olduğu için !!!
şimdi gelelim yeni ürünlere bu ürünler gerçekten çok hesaplı ve ççoookk kullanışlı :))
eğer sizde benim gibi ıslak marul,kıvırcık,roka vs.. şeyleri kurulamak için uğraşmayı sevmiyorsanız mutlaka alın derim. üzerlerinde hiç su damlası olmadan salata yapmak çok güzel birşey :)))
fiatımı ; sadece 14,90 TL
ve şimdi elektriksiz mikser :))) çırpma telini veya mikseri koyun içine ve başlayın etrafa sıçratmadan çırpmaya !!
fiatı ise 9,90 TL
işte benim favorilerim :)) misafir çatlatan kek ve pastalar için ideal :))))
kek kalıplarının fiatı ise 34,90 TL
şimdi süslü ve gezmeyi seven bayanlar için düşünülmüş pratik masa çanta askıları :))
fiatı 19,90 TL
fiatları 25,00 TL
veee bunlarda kızışımın favorileri :)) tavsiye ederim yemek yemeyi eğlenceli hale getiriyorlar :)))
indirimli fiatı 29,90 TL
ama yine derseniz birde ben bakayım buyrun ! ! !
avantajlı üyelik ve sipariş için arseldi@hotmail.com
unutmayın "DORE" de ailenizin her ferdine uygun bir ürün mutlaka vardır ! ! !
not: ödeme ve teslim PTT kargo ile yapılır. 100 TL ve üstü alış-verişerinizde kargo bana aittir.
Mine Yapar da Bennn Durur Muyum :))
Minen'cimin blogunda gördüm bu testi ve hemen yaptım :)) bakın hangi ünlü benim gibiymiş :)))
bu da testin sonucu ;
Elvis Presley
Kişiliğinizin baskın özelliği sempati. İnsanlar sizi sevmeden edemiyorlar. En uzağınızda kalmaya çalışanlara bile milyonlarcasına sahip olduğunuz şeytan tüylerinden birini gönderiveriyorsunuz ve buzlar çözülüyor. Bunun sebebi kişiliğinizdeki yumuşaklık, şiirsellik ve coşku hali. Sanatın herhangi bir dalını kendi anadilinizmiş gibi performe etme şansına sahipsiniz. Kullanıyor musunuz bilinmez, ama varsa böyle bir durum bir an önce keşfetmelisiniz. Kararlarınızı genellikle duygularınıza yaslanarak veriyorsunuz. Sizi pek yanıltmıyorlar. Hayatı oyun oynar gibi yaşıyor, büyümeye direniyorsunuz. Aşk da o oyun alanlarının başında geliyor.
sizde merak ediyorsanız buyrun !!
selam ve dua ile
bu da testin sonucu ;
Elvis Presley
Kişiliğinizin baskın özelliği sempati. İnsanlar sizi sevmeden edemiyorlar. En uzağınızda kalmaya çalışanlara bile milyonlarcasına sahip olduğunuz şeytan tüylerinden birini gönderiveriyorsunuz ve buzlar çözülüyor. Bunun sebebi kişiliğinizdeki yumuşaklık, şiirsellik ve coşku hali. Sanatın herhangi bir dalını kendi anadilinizmiş gibi performe etme şansına sahipsiniz. Kullanıyor musunuz bilinmez, ama varsa böyle bir durum bir an önce keşfetmelisiniz. Kararlarınızı genellikle duygularınıza yaslanarak veriyorsunuz. Sizi pek yanıltmıyorlar. Hayatı oyun oynar gibi yaşıyor, büyümeye direniyorsunuz. Aşk da o oyun alanlarının başında geliyor.
sizde merak ediyorsanız buyrun !!
selam ve dua ile
15 Kasım 2009 Pazar
HAYATA GEÇ KALINIR MI??????
S.A.
sizlerle canım bacımın bir yazısını paylaşmak istiyorum. bacım burhan dergisin'de köşe yazarlığı yapıyor. bu yazısı beni çok etkiledi, paylaşmak istedim . . .
Hayata Geç Kalmayın
"İnsan ne kadar dakik olmaya çalışsa da, hayatı boyunca mutlaka geç kaldığı yerler vardır.İşine mesela,yahut söz verdiği bir buluşmaya,yada son seferini yapmak üzere olan bir gemiye...Peki ya hayata ......Hayata da geç kalınır mı sizce?.....
Eğer kişi sevmeyi bilmiyorsa yada sevildiğini anlamıyorsa evet hayata da geç kalınır. Tıpkı Bir daha asla kalkmayacak o gemi gibi.... Düşünün tüm hazırlıklarınızı yaptınız. Bavulunuzu ;ihtiyaç duyacağınız tüm giysilerle ve gerekli eşyalarla doldurup hazırladınız. Yanınıza koyacağınız küçük çantanın içine yolda lazım olacak yemek,içecek,peçete, vs vs aldınız.Artık hazırsınız bu yolculuğa. Evden çıkarken de tedbirli olmak için son kez gözden geçiriyorsunuz eksik olan bir şey var mı diye..Şimdi hazırsınız ve "bismillah "deyip çıkıyorsunuz evden... Ancak oda ne gemi sizi almadan gidiyor. İşte orada denizin üzerinde son seferinde...........
Hayata da geç kalınır . . .
Söyleyemiyorsanız en sevdiğinize onu sevdiğinizi ve uçup gidiyorsa ellerinizin arasından elleri onsuz geçecek hayata geç kalınır....
Uymuşsanız en aç anınızda şeytanın vesvesesine çalmışsanız üç kuruşluk bir lokmayı yirmibeşyıllık bir hapis bedeline; tutsak geçirirken hayatı özgür geçireceğiniz hayata geç kalınır....
Bana bir şey olmaz deyipte çıkmışsanız uykusuz yola ,ön koltukta sürerken arabayı dalmışsanız en güzel rüyalara;tekerlikli sandalye üzerinde:koşacağınız yürüyeceğiniz hayata geç kalınır....
Esiri olmuşsanız gururunuzun aramıyorsanız ailenizi,yalnızlık içerisinde geçirirken ömrünüzü mutluluklar içinde paylaşılan bir hayata geç kalınır....
Gözünüzün ferini almışsa para hırsı,çalışıyorsanız gece gündüz ve ihmal ediyorsanız hayat arkadaşınızı ;çalışırken daha fazla kazanma uğruna masanızda asla birdaha geri gelmeyecek genç yıllarınızdaki eşinizle beraber geçireceğiniz hayata geç kalınır...
Gideni durdurmaya yetişmiyorsa nefesiniz akıyorsa gözyaşının kekremsi tadı dudaklarınıza yalnızlığınızın içinde sevgisinden yoksun;sevgiliyle geçecek hayata geç kalınır...
Nasılsa kazanırım deyip yatırmışsanız tüm paranızı varınızı yoğunuzu poker masasına ,dileniyorken bir köşede küçük bir ekmek lokması için;sıcak yemekler eşliğinde ailenizle geçecek hayata geç kalınılır...
Kıymışsanız doğmamış bir cana ;asla bir daha anne olamayacağınızı öğreniyorken doktorunuzun ağzından ;koskoca bir ömrü çocuk seslerinden yoksun vicdan azabıyla geçiriyorken yalnız bir başınıza sallanan sandalyenizin üzerinde;bebeğinizle geçireceğiniz hayata geç kalınır.....
Yazık ki hayata da çoğu kez geç kalınır. Hem de tam ortasındayken yaşamın... Herşey eksiksiz tammış gibi görünürken bir de bakarsınız ki çoktan geç kalmışsınız sevdiklerinize. Hemde tam sevildiğinizi anlarken karşınızdaki kişi yorulmuştur sizi defalarca sevdiğini söylemekten .Siz gerçekten seviyor mu diye düşünürken eşiniz çoktan bavulunu hazırlamıştır ayrılmak üzere çıktığı evden....
Hayata geç kalınma örneği yazık ki çok. benzer örneklerini her gün televizyonda haber programlarını izlerken görüyoruz.Yada en yakınlarımızın kötü haberlerini aldığımızda. Evet kişi sadece gün içindeki programlarına değil hayatın kendisine de geç kalır lakin farkında olmaz. Peki ya siz ? Siz kaç kere geç kaldınız hayata ? Kaç kere "keşke" dediniz iç geçirerek .Ve kaç geceyi uykusuz geçirdiniz yanlış yaşanılan bir hayatın içinde.Kaç hatanızı bedel kıldınız ömrünüze.Kaç gece güneş doğmak bilmedi sizin için...Kaç gece uyuya kaldınız cevabını bilmediğiniz sorularınızı düşünürken kanepenin üzerinde.. Yada kaç kere kaçtınız kendi ruhunuzdan.Ve gitmek istediğiniz asla tanınmayacağınız bir yere....
Hayatımızda "keşke" lere yer vermemek için yanlış gittiğini düşündüğümüz hayatı doğrusuna çevirmek için artık geç kalmayalım hayata. Kayıp giderken hayatın içinden ,çevirelim artık hayatı kendi lehimize ve sevdiklerimizin lehine.. Utanmayalım sevdiğimizi söylemekten.Geç kaldığımız hayatımız değil hatalarımız olsun ...
Hayatınızın en güzel anlarını sevdiklerinizle paylaşmanız ve asla geç kalmamanız dileğiyle."
alıntıdır.(http://www.burhandergisi.com/)
Diğer yazılarını merak ediyorsanız buyrun !!!
selam ve dua ile
sizlerle canım bacımın bir yazısını paylaşmak istiyorum. bacım burhan dergisin'de köşe yazarlığı yapıyor. bu yazısı beni çok etkiledi, paylaşmak istedim . . .
Hayata Geç Kalmayın
"İnsan ne kadar dakik olmaya çalışsa da, hayatı boyunca mutlaka geç kaldığı yerler vardır.İşine mesela,yahut söz verdiği bir buluşmaya,yada son seferini yapmak üzere olan bir gemiye...Peki ya hayata ......Hayata da geç kalınır mı sizce?.....
Eğer kişi sevmeyi bilmiyorsa yada sevildiğini anlamıyorsa evet hayata da geç kalınır. Tıpkı Bir daha asla kalkmayacak o gemi gibi.... Düşünün tüm hazırlıklarınızı yaptınız. Bavulunuzu ;ihtiyaç duyacağınız tüm giysilerle ve gerekli eşyalarla doldurup hazırladınız. Yanınıza koyacağınız küçük çantanın içine yolda lazım olacak yemek,içecek,peçete, vs vs aldınız.Artık hazırsınız bu yolculuğa. Evden çıkarken de tedbirli olmak için son kez gözden geçiriyorsunuz eksik olan bir şey var mı diye..Şimdi hazırsınız ve "bismillah "deyip çıkıyorsunuz evden... Ancak oda ne gemi sizi almadan gidiyor. İşte orada denizin üzerinde son seferinde...........
Hayata da geç kalınır . . .
Söyleyemiyorsanız en sevdiğinize onu sevdiğinizi ve uçup gidiyorsa ellerinizin arasından elleri onsuz geçecek hayata geç kalınır....
Uymuşsanız en aç anınızda şeytanın vesvesesine çalmışsanız üç kuruşluk bir lokmayı yirmibeşyıllık bir hapis bedeline; tutsak geçirirken hayatı özgür geçireceğiniz hayata geç kalınır....
Bana bir şey olmaz deyipte çıkmışsanız uykusuz yola ,ön koltukta sürerken arabayı dalmışsanız en güzel rüyalara;tekerlikli sandalye üzerinde:koşacağınız yürüyeceğiniz hayata geç kalınır....
Esiri olmuşsanız gururunuzun aramıyorsanız ailenizi,yalnızlık içerisinde geçirirken ömrünüzü mutluluklar içinde paylaşılan bir hayata geç kalınır....
Gözünüzün ferini almışsa para hırsı,çalışıyorsanız gece gündüz ve ihmal ediyorsanız hayat arkadaşınızı ;çalışırken daha fazla kazanma uğruna masanızda asla birdaha geri gelmeyecek genç yıllarınızdaki eşinizle beraber geçireceğiniz hayata geç kalınır...
Gideni durdurmaya yetişmiyorsa nefesiniz akıyorsa gözyaşının kekremsi tadı dudaklarınıza yalnızlığınızın içinde sevgisinden yoksun;sevgiliyle geçecek hayata geç kalınır...
Nasılsa kazanırım deyip yatırmışsanız tüm paranızı varınızı yoğunuzu poker masasına ,dileniyorken bir köşede küçük bir ekmek lokması için;sıcak yemekler eşliğinde ailenizle geçecek hayata geç kalınılır...
Kıymışsanız doğmamış bir cana ;asla bir daha anne olamayacağınızı öğreniyorken doktorunuzun ağzından ;koskoca bir ömrü çocuk seslerinden yoksun vicdan azabıyla geçiriyorken yalnız bir başınıza sallanan sandalyenizin üzerinde;bebeğinizle geçireceğiniz hayata geç kalınır.....
Yazık ki hayata da çoğu kez geç kalınır. Hem de tam ortasındayken yaşamın... Herşey eksiksiz tammış gibi görünürken bir de bakarsınız ki çoktan geç kalmışsınız sevdiklerinize. Hemde tam sevildiğinizi anlarken karşınızdaki kişi yorulmuştur sizi defalarca sevdiğini söylemekten .Siz gerçekten seviyor mu diye düşünürken eşiniz çoktan bavulunu hazırlamıştır ayrılmak üzere çıktığı evden....
Hayata geç kalınma örneği yazık ki çok. benzer örneklerini her gün televizyonda haber programlarını izlerken görüyoruz.Yada en yakınlarımızın kötü haberlerini aldığımızda. Evet kişi sadece gün içindeki programlarına değil hayatın kendisine de geç kalır lakin farkında olmaz. Peki ya siz ? Siz kaç kere geç kaldınız hayata ? Kaç kere "keşke" dediniz iç geçirerek .Ve kaç geceyi uykusuz geçirdiniz yanlış yaşanılan bir hayatın içinde.Kaç hatanızı bedel kıldınız ömrünüze.Kaç gece güneş doğmak bilmedi sizin için...Kaç gece uyuya kaldınız cevabını bilmediğiniz sorularınızı düşünürken kanepenin üzerinde.. Yada kaç kere kaçtınız kendi ruhunuzdan.Ve gitmek istediğiniz asla tanınmayacağınız bir yere....
Hayatımızda "keşke" lere yer vermemek için yanlış gittiğini düşündüğümüz hayatı doğrusuna çevirmek için artık geç kalmayalım hayata. Kayıp giderken hayatın içinden ,çevirelim artık hayatı kendi lehimize ve sevdiklerimizin lehine.. Utanmayalım sevdiğimizi söylemekten.Geç kaldığımız hayatımız değil hatalarımız olsun ...
Hayatınızın en güzel anlarını sevdiklerinizle paylaşmanız ve asla geç kalmamanız dileğiyle."
alıntıdır.(http://www.burhandergisi.com/)
Diğer yazılarını merak ediyorsanız buyrun !!!
selam ve dua ile
14 Kasım 2009 Cumartesi
MİM'İN BAŞIM ÜSTÜNE POFİŞŞŞ :))
S.A.
bloglarda her zaman severek takip ettiğim bir şeydir MİM postları . pofiş de anlamış her halde MİM lemiş beni :))
teşekkür ediyor ve cevaplarıma geçiyorum ;
En son hangi ülke gündemiyle canını çok sıktın?
Vatanım tabii ki :( domuz gribi :( Rabbim bir an önce kurtulmayı nasip etsin.(amin)
En son hangi şarkıdan nefret ettin?
belki garip gelecek ama ben pek müzik dinlemem :))
En son hangi fast food ürününden tiksindin?
fast food ürünlerinin hepsinden tiksiniri. bizim "Lehmacunnnn" kültürümüz var ailecek :)))
En son hangi sakatatı yedin ?
:)) ben doğru dürüst kırmızı et yemem ki sakatat yiyim :)))
En son hangi yerli şarkıyı beğendin?
yenileri bilmem ama eskilerden mustafa sandal ın tüm şarkıları !!!
En son hangi yabancı sözlü şarkıyı beğendin?
andy wiliams "can't take my eyes off you" dinlemekten bıkmayacağım bir şarkıdır :))
En son hangi yerli filmi beğendin?
Adem in trenleri
En son hangi yabancı filmi beğendin?
tabii ki Twilight .New moon u iple çekenlerdenim :))
En son hangi kitabı okudun?
Aile içi iletişim ve sosyal sağlık Prof.Dr.Kemal Çakmaklı ( tavsiye ederim özellikle evleneceklere :))
En son hangi bilgisayar oyununu oynadın?
okeyyyy :)) seviyorum yaa okey oynamayı :))
En son hangi mizah dergisini okudun?
penguen :)
En son neyden korktun?
bugün eşim kızışımızı işe götürdü. normalde 3 te eve gelmiş oluyorlardı. ben kurstan 4 te geldim onları evde bulamayınca çok korktum. meğer baba-kız Eminönü-Mahmutpaşa nın altını üstüne getirmişler :))
En son kime veya neye küfrettin?
yakın bir arkadaşımdan bennde kalan "şerrefsizz "lafını herşeye kullanırım. mesela fırında unuttuğun kek yanınca "şerrefsizz fırın " gibi :)) ama küfür olarak saymam bu lafı :))
En son neyden kaçtın (opsiyonel: koşarak ta olabilir)?
bugün kurstan gelirken sokakta aniden önüme 2 köpek çıktı ve ben koşar adım uzaklaştım :))
En sevdiğin 5 film?
yeşil yol
terminal (tom hanks in bütün filmlerini beğenerek izlerim)
step away
god father
face off (nicholas cage e ayrı bir hayranlığım vardır :))
En sevdiğin 5 şarkı?
beddua - bülent ersoy
yak gel - funda arar
arif susamın tüm şarkıları
stevie wonder - ı just call to say ı love you
andy williams - cant take my eyes off you
En sevdiğin 5 yemek?
makarnanın her çeşidi
balık
çorbanın her çeşidi
hamurişi
salatalar
En sevdiğin 5 isim?
kemal , arzu :)) , ömer , ecrin , eslem
En sevdiğin 5 oyun (herhangi)?
okey,tavla,poker,pis yedili . aman haa yanlış anlaşılmasın evde arkadaşlarla oynarız :))
En büyük korkun nedir?
sevdiklerimi kaybetmek ve Rabbimin bana verdiği bu hayatı boş geçirmek . . .
En nefret ettiğin 5 klişe nedir?
ne kadar zayıfsın !!! (bana herkes söyler bunu artık bir klişe oldu benim için)
çocuğu hasta mı ettin? (kızım hasta olduğunda . benim cevabım ise ; evet bütün virüsleri ekmek arsı yapıp yedirdim:)
biz zaten ailecek sizi iziyoruz !!!
aklıma ilk gelenler bunlar :)
evettttt şimdi sıra geldi mim lemeye !!!! en eğlenceli kısım da bu zaten :))
meleklerin hediyesi
mughetto
ilkay
naki
saadet
mine
dominika
http://sweetheartela.blogspot.com/
arkadaşlar "mim" ellerinizden öperr :)))
selam ve dua ile
bloglarda her zaman severek takip ettiğim bir şeydir MİM postları . pofiş de anlamış her halde MİM lemiş beni :))
teşekkür ediyor ve cevaplarıma geçiyorum ;
En son hangi ülke gündemiyle canını çok sıktın?
Vatanım tabii ki :( domuz gribi :( Rabbim bir an önce kurtulmayı nasip etsin.(amin)
En son hangi şarkıdan nefret ettin?
belki garip gelecek ama ben pek müzik dinlemem :))
En son hangi fast food ürününden tiksindin?
fast food ürünlerinin hepsinden tiksiniri. bizim "Lehmacunnnn" kültürümüz var ailecek :)))
En son hangi sakatatı yedin ?
:)) ben doğru dürüst kırmızı et yemem ki sakatat yiyim :)))
En son hangi yerli şarkıyı beğendin?
yenileri bilmem ama eskilerden mustafa sandal ın tüm şarkıları !!!
En son hangi yabancı sözlü şarkıyı beğendin?
andy wiliams "can't take my eyes off you" dinlemekten bıkmayacağım bir şarkıdır :))
En son hangi yerli filmi beğendin?
Adem in trenleri
En son hangi yabancı filmi beğendin?
tabii ki Twilight .New moon u iple çekenlerdenim :))
En son hangi kitabı okudun?
Aile içi iletişim ve sosyal sağlık Prof.Dr.Kemal Çakmaklı ( tavsiye ederim özellikle evleneceklere :))
En son hangi bilgisayar oyununu oynadın?
okeyyyy :)) seviyorum yaa okey oynamayı :))
En son hangi mizah dergisini okudun?
penguen :)
En son neyden korktun?
bugün eşim kızışımızı işe götürdü. normalde 3 te eve gelmiş oluyorlardı. ben kurstan 4 te geldim onları evde bulamayınca çok korktum. meğer baba-kız Eminönü-Mahmutpaşa nın altını üstüne getirmişler :))
En son kime veya neye küfrettin?
yakın bir arkadaşımdan bennde kalan "şerrefsizz "lafını herşeye kullanırım. mesela fırında unuttuğun kek yanınca "şerrefsizz fırın " gibi :)) ama küfür olarak saymam bu lafı :))
En son neyden kaçtın (opsiyonel: koşarak ta olabilir)?
bugün kurstan gelirken sokakta aniden önüme 2 köpek çıktı ve ben koşar adım uzaklaştım :))
En sevdiğin 5 film?
yeşil yol
terminal (tom hanks in bütün filmlerini beğenerek izlerim)
step away
god father
face off (nicholas cage e ayrı bir hayranlığım vardır :))
En sevdiğin 5 şarkı?
beddua - bülent ersoy
yak gel - funda arar
arif susamın tüm şarkıları
stevie wonder - ı just call to say ı love you
andy williams - cant take my eyes off you
En sevdiğin 5 yemek?
makarnanın her çeşidi
balık
çorbanın her çeşidi
hamurişi
salatalar
En sevdiğin 5 isim?
kemal , arzu :)) , ömer , ecrin , eslem
En sevdiğin 5 oyun (herhangi)?
okey,tavla,poker,pis yedili . aman haa yanlış anlaşılmasın evde arkadaşlarla oynarız :))
En büyük korkun nedir?
sevdiklerimi kaybetmek ve Rabbimin bana verdiği bu hayatı boş geçirmek . . .
En nefret ettiğin 5 klişe nedir?
ne kadar zayıfsın !!! (bana herkes söyler bunu artık bir klişe oldu benim için)
çocuğu hasta mı ettin? (kızım hasta olduğunda . benim cevabım ise ; evet bütün virüsleri ekmek arsı yapıp yedirdim:)
biz zaten ailecek sizi iziyoruz !!!
aklıma ilk gelenler bunlar :)
evettttt şimdi sıra geldi mim lemeye !!!! en eğlenceli kısım da bu zaten :))
meleklerin hediyesi
mughetto
ilkay
naki
saadet
mine
dominika
http://sweetheartela.blogspot.com/
arkadaşlar "mim" ellerinizden öperr :)))
selam ve dua ile
13 Kasım 2009 Cuma
GERÇEKTEN ÇOK ŞIK ŞEYLER . . .
Bu siteyi geçenlerde keşfettim. gerçekten çok şık şeyler . . .
bunlar benim sizin için seçtiklerim :)) sizde diğer ürünlere bakmak isterseniz buyrun burdan !!
Sevgili Didem bir postunda "Osmanlı" desenlerini çok beğendiğini okumuştum. İlk sıradaki modeli senin için beğendim !!!
Osmanlı sultanlarından 17.yy. Sultan 4. Mehmet e ait tuğranın bulunduğu resmi yazı olan berat tarihi vesikalar ve hükümler içeren padişaha ait yazılı metindir. Ürün üzerindeki berat 4. Mehmet'in tuğrası ile tezhiplenmiş ve yorumlanmıştır. (kaynak;http://www.decorium.com.tr/s/productCategory.aspx?cid=73)
ne kadar zarifler değil mi ??
selam ve dua ile
bunlar benim sizin için seçtiklerim :)) sizde diğer ürünlere bakmak isterseniz buyrun burdan !!
Sevgili Didem bir postunda "Osmanlı" desenlerini çok beğendiğini okumuştum. İlk sıradaki modeli senin için beğendim !!!
Osmanlı sultanlarından 17.yy. Sultan 4. Mehmet e ait tuğranın bulunduğu resmi yazı olan berat tarihi vesikalar ve hükümler içeren padişaha ait yazılı metindir. Ürün üzerindeki berat 4. Mehmet'in tuğrası ile tezhiplenmiş ve yorumlanmıştır. (kaynak;http://www.decorium.com.tr/s/productCategory.aspx?cid=73)
ne kadar zarifler değil mi ??
selam ve dua ile
12 Kasım 2009 Perşembe
İNDİRİME DEVAMMMM !!!!
Evvet nerde kalmıştık ? e biraz da güzellik diyelim değil mi ! ben tam bir makyaj ve makyaj yapma özürlü olarak bunları beğendim. (açıkken bile anlamazdım ,makyaj malzemesi olarak kullandığım tek şey rımel ve mavi fardı :)
makyajın üstadları siz karar verin güzel şeyler beğenebilmiş miyim ???
bu görmüş olduğunuz dudak kaleminin fiatı 9,90 TL den 5,90 TL ye inmiş !!!
rujun fiatı ise 18,90 TL den 9,40 TL ye inmiş !!!
kendim kullanmasam da bana çok kadınsı gelir oje :) bu ojenin fiatı 8 TL den 4 TL ye inmiş !!!
işteee benim makyaj denince ilk aklıma gelen şey : maskara nam-ı diğer rımel fiatımı ? sadece 12 TL
işte bu ürün gerçekten ustalık gerektirir bence ! gelin makyajım yapılırken kuaförüm en çok eyeliner sürerken zorlandı :(( fiatı 19,60 TL
farlar bana herzaman çok eğlenceli gelmiştir :)) bu beşli far setinin fiatı 19,90TL
işte zannımca makyajın olmassa olmazı top allık fiatımı 19,50 TL
işte bu da bakımlı tırnakların sırrı :)) manikür seti hemde 11,90 TL
sanırım bunlar en gerekli ürünler !! 5 i bir arada 1 tane fiatına 9,90 TL
eveettt makyajımız nasıl olmuş bir bakalım ister istiridye şeklindeki zarif aynayla (fiatı 7,50 TL) istersenizde kadınsı kırmızı taşlı aynayla !!! (fiatı 9,90)
şimdilik bu kadar indirimlerle tekrar karşınıda olacağım izleyin beni şekerler :))
baktınız ki ürünler güzel ama farklı renkler arıyorsunuz , e o zaman buyrun kendiniz beğenin tık tık
sipariş için arseldi@hotmail.com
selam ve dua ile
makyajın üstadları siz karar verin güzel şeyler beğenebilmiş miyim ???
bu görmüş olduğunuz dudak kaleminin fiatı 9,90 TL den 5,90 TL ye inmiş !!!
rujun fiatı ise 18,90 TL den 9,40 TL ye inmiş !!!
kendim kullanmasam da bana çok kadınsı gelir oje :) bu ojenin fiatı 8 TL den 4 TL ye inmiş !!!
işteee benim makyaj denince ilk aklıma gelen şey : maskara nam-ı diğer rımel fiatımı ? sadece 12 TL
işte bu ürün gerçekten ustalık gerektirir bence ! gelin makyajım yapılırken kuaförüm en çok eyeliner sürerken zorlandı :(( fiatı 19,60 TL
farlar bana herzaman çok eğlenceli gelmiştir :)) bu beşli far setinin fiatı 19,90TL
işte zannımca makyajın olmassa olmazı top allık fiatımı 19,50 TL
işte bu da bakımlı tırnakların sırrı :)) manikür seti hemde 11,90 TL
sanırım bunlar en gerekli ürünler !! 5 i bir arada 1 tane fiatına 9,90 TL
eveettt makyajımız nasıl olmuş bir bakalım ister istiridye şeklindeki zarif aynayla (fiatı 7,50 TL) istersenizde kadınsı kırmızı taşlı aynayla !!! (fiatı 9,90)
şimdilik bu kadar indirimlerle tekrar karşınıda olacağım izleyin beni şekerler :))
baktınız ki ürünler güzel ama farklı renkler arıyorsunuz , e o zaman buyrun kendiniz beğenin tık tık
sipariş için arseldi@hotmail.com
selam ve dua ile
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)