19 Kasım 2009 Perşembe

MÜSLÜMANA HARAM ÇEŞMESİ ! ! !


"Vaktiyle Bursa'da bir müslüman, eski adı Yahudilik Yolağzı, bugünkü adı Arap Şükrü olan muhitte çeşme yaptırmış ve başına bir kitabe eklemiş:

"Her kula helâl, Müslümana haram!.."
Bursa başkent, tabii Osmanlı karışmış, bu nasıl fitnedir diye...
Gitmişler kadıya şikâyete, adam yakalanıp yaka-paça huzûra getirilmiş. Bu nasıl fitnedir, dîni İslâm, ahâlisi Müslüman olan koca devlette sen kalk, hayrattır, sebildir diye çeşme yap, ama suyunu Müslümana yasakla!.. Olacak iş midir, nedir sebebi, aklını mı yitirdin?.. diye çıkışmışlar adama.
Adam:
- - Müsaade buyurun, sebebi vardır, lâkin isbat ister, delil şarttır.
dedikçe kadı kızmış:
- - Ne delili, ne isbatı?.. Sen fitne çıkardın, Müslüman ahâlinin huzûrunu kaçırdın, katlin vâciptir! demiş. Demiş ama, bir yandan da merak edermiş:
- - Nedir gerekçen?
diye sormuş.
Adam:
- - Bir tek Sultana derim.
diye cevap verince, ortalık yine karışmış. Söz Sultana gitmiş, adam yaka paça saraya götürülmüş...Padişah da sinirlenmiş ama, diğer yandan o da meraklanırmış:
- - De bakalım ne diyeceksen. Bu nasıl iştir ki, hem çeşmeyi yaparsın, hem de her kula helâl,
Müslümana haram yazarsın?..
Adam, başı önünde konuşur:
- - Delilim vardır, lâkin isbat ister.
- - Ya dediğin gibi sağlam değilse delilin?..
- - O zaman boynum, hükme kıldan incedir Sultânım
- - Eeee?!..
- - Sultânım, herhangi bir havradan (sinagog) rastgele bir hahamı izahsız yaka-paça tutuklayın, bir hafta tutun. Bakın neler olacak?
Dediği yapılmış adamın. Bütün azınlıklar bir olmuş, başlarında Mûsevîler:
--Ne oluyor, bu ne zulüm?.Bizim din adamımıza biz kefiliz, ne gerekirse söyleyin yapalım, o masûmdur, gerekirse kefâlet ödeyelim...
Çevre ülkelerden bile elçiler gelmiş, elçiler mektup üstüne mektup getirmiş Bir hafta dolunca, adam:
- - Sultânım, artık bırakmak zamanıdır demiş.
Haham bırakılmış, azınlıklar mutlu, bu sefer Sultana teşekkürler, hediyeler
Az zaman geçmiş ki, adam:
- - Aynı işi herhangi bir kiliseden herhangi bir papaz için yaptırınız Sultânım.
demiş.
Aynı şekilde bir papaz derdest edilip yaka-paça alınmış Pazar âyininden ve aynı tepkiler artarak devam etmiş. Haftası dolunca da serbest bırakılmış. Mutluluk ve sevinç gösterileri daha bir fazlalaşmış, teşekkürler, şükranlar... Levantenler din adamlarına kavuşmanın mutluluğuyla
daha bir sarılmışlar birbirlerine...
Sultan:
- - Bitti mi?.. demiş adama.
- - Sultânım son bir iş kaldı, sonra hüküm zamanıdır izninizle.
demiş.
- - Şimde nedir isteğin?..
- - Efendim, pâyitahtımız Bursanın en sevilen, en sözü dinlenilen, itimad edilen âlimini alınız minberinden.
Adamın dediğini yapmışlar, Ulucâmi imamını Cuma hutbesinin ortasında almışlar, yaka-paça götürmüşler...

Ve ne olmuş bilin bakalım?..
Bir Allahın kulu çıkıp da:
--Ne oluyor, siz ne yapıyorsunuz?. Hiç olmazsa vaazı bitene kadar bekleseydiniz..."
gibi tek bir kelâm etmemiş, imamın peşinden giden, arayan-soran olmamış...
Geçmiş bir hafta, nerde imam diye gelen-giden yok!..
Aptal ve câhil bir imam tâyin edilmiş yerine, ne konuştuğunu kendi kulağı duymayan tam yobaz cinsinden biri. Halk hâlinden memnun, başlamış bir dedikodu,o geçen hafta derdest edilen koca âlim için:
- - Biz de onu adam bilmiş, hoca bellemiştik...
- - Kimbilir ne halt etti de tevkif edildi!..
- - Vah vaah!.. Acırım arkasında kıldığım namazlara...
- - Sorma, sorma...
Padişah, kadı ve adam izliyorlarmış olup-bitenleri. Sonunda Padişah çeşmeyi yaptırana sormuş:
- - Eee, ne olacak şimdi?..
Adam:
- - Bırakma zamanıdır. Bir de özür dileyip helâllik almak lâzımdır hocadan.
Haklısın demiş padişah, denilenin yapılması için emir buyurmuş ve adama dönmüş. Adam başı önünde konuşmuş:
- - Ey büyük Sultânım, siz irade buyurunuz lûtfen, böyle Müslümanlara su helâl edilir mi?..
Sultan acı acı tebessüm ederek cevap vermiş...
- - Hava bile haram, hava bile!"

eee ne düşünüyorsunuz ? sizce de böyle değil mi ? 
yorumlarınız please :))

10 yorum:

Adsız dedi ki...

çok doğru cnm. eline sağlık.. iyi bir ders bizler için

ibay dedi ki...

Hava bile haram hava bile... :))))

makcig dedi ki...

Allah sizden razı olsun .Cumaya güzel başlattınız bana.Hayırlı cumalar.Şehr-i Bursa'dan sevgiler...

arzu dedi ki...

amin efendim cümlemizden ! her zaman bekleriz sizede hayırlı bereketli cumalar :))
selam ve dua ile

sweetheartela dedi ki...

tüylerim diken diken oldu acı gerçekleri görünce,çok doğru geldi bana.Kulağımıza küpe olsun :)) hayırlı cumalar..

Birileri anlatsın dedi ki...

Yazıda biraz müslümanlara fazla yüklenilmiş gibi geldi bana... Gerçi geçmiş hikaye okuyup ders çıkarmakta lazım.

arzu dedi ki...

aslında günümüz olayları ile karşılaştırırsan abartılı değil.filistinde hergün onlarca müslüman katlediliyor kimseden "çıt" yok! diğer yanda TRT bu katliamdan bir dizide bahsediyor hemen ertesi gün starbucks ta istanbul adlı kahve "satışdan kaldırılıyor" !!!
düşünmek lazım . . .

Ghanima dedi ki...

filistin konusunda yazdıkların çok doğru arzu..kaldı ki biz kendi ülkemizde bile herşeye boyun eğiyoruz

Adsız dedi ki...

Selam size;
Malesef aslı astarı olmayan hikayeler...
Velev ki doğruysa eğer Bursa dönemi sonrası fetret devrinin
sebeplerine çok önemli şıklar ekliyor her hal...
Mümkün değil tabi, köy muhtarlığımı burası, müsamere mi oynanıyor...
Şunu al, bunu da al... şimdi bırak özür de dile amma...
Niye?
Dingilin biri istedi diye...
Böyle devlet mi olur dostlar; olsa da 600 küsür 700 sene mi yaşar...
Hikayenin şöylesi bir versiyonu akla daha bir yatkın bence...
-Lavuk çeşmeyi yapar, aynı densizliği işler kitabeyi kondurur üstüne:
"... Müslümana haram!"
Bu durumda hayat hakkı haram edilip kendüye, son arzusu sorulur...
Zaten lavuk kendisi de çoktan başvurmuştur, padişahımız efendimiz hazretlerine...
Huzura çıkarılır...
Savunma babından kaleme aldığı ve dahi bize kadar intikal eden iş bu masalı anlatır ve sorar:
- "Ey buyuk Sultânim, siz irade buyurunuz lûtfen, boyle Muslumanlar'a su helâl edilir mi?.. Ben böylesi müslümanları kasdetmiştim."
Sultan bostancıbaşıya işaret ederken acı acı tebessüm eder:
-"Hava bile haram, hava bile!.. Konuşturmayın bu pisliği havayı kirletiyor..." Mehmet SAMİ

arzu dedi ki...

düzeltme için çok teşekkür ederim Mehmet Bey. Allah razı olsun